Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın akademisyen olmaması üzerine akademide etik ve liyakat paradoksu

 
Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın akademisyen olmaması üzerine akademide etik ve liyakat paradoksu Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın akademisyen olmaması üzerine akademide etik ve liyakat paradoksu

Üniversite; bilimin, akademik özgürlüğün, liyakatin, rasyonelliğin, tecrübenin, fırsat eşitliğinin, akademik eşitliğin, uzmanlığın ve yetkinliğin olması gereken kurumlardır ancak Türkiye’deki üniversitelerin hal-i pür melaline baktığımızda bu kurumların çürümüşlüğün içinde boğulmakta olduğunu görüyoruz. . Ancak hem Konsey’in hem Azizoğlu’nun internet sitesinde kendisini akademisyen olarak tanıtmasına rağmen Azizoğlu’nun eğitim geçmişi yer almıyor. Birgün’ün ortaya çıkardığı skandala göre, Bakanlar Kurulu kararıyla 4 Ağustos 2010 tarihinde kurulan Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın kendisini akademisyen olarak tanıtmasına rağmen akademisyen olmadığı ortaya çıktı. Ayrıca Azizoğlu, akademisyen ve üniversite hocası olmadığını bizzat ifade etmiş. Konsey’in başkanlığını kurulduğu günden beri Orhan Hikmet Azizoğlu yapıyor. Konsey’in internet sitesinde Azizoğlu’nun akademisyen olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Övünç Madalyası ve Beratı sahibi olduğu ifade ediliyor.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın akademisyen olmaması üzerine akademide etik ve liyakat paradoksu

Konsey’in başkanlığını kurulduğu günden beri Orhan Hikmet Azizoğlu yapıyor. . Ancak hem Konsey’in hem Azizoğlu’nun internet sitesinde kendisini akademisyen olarak tanıtmasına rağmen Azizoğlu’nun eğitim geçmişi yer almıyor. Konsey’in internet sitesinde Azizoğlu’nun akademisyen olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Övünç Madalyası ve Beratı sahibi olduğu ifade ediliyor. Ayrıca Azizoğlu, akademisyen ve üniversite hocası olmadığını bizzat ifade etmiş. Birgün’ün ortaya çıkardığı skandala göre, Bakanlar Kurulu kararıyla 4 Ağustos 2010 tarihinde kurulan Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı’nın kendisini akademisyen olarak tanıtmasına rağmen akademisyen olmadığı ortaya çıktı. Üniversite; bilimin, akademik özgürlüğün, liyakatin, rasyonelliğin, tecrübenin, fırsat eşitliğinin, akademik eşitliğin, uzmanlığın ve yetkinliğin olması gereken kurumlardır ancak Türkiye’deki üniversitelerin hal-i pür melaline baktığımızda bu kurumların çürümüşlüğün içinde boğulmakta olduğunu görüyoruz.