Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Sağ, sol eski yapı. Sislerin ardında güneş. Ludwig’in kalıtı. ",. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. 18. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. . Uzaklardan bir köprü görünüyor. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Sislerin ardından güneş çıkıyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Büyük bir Yunan tapınağı. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Regensburg’da. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. . Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Her şey tablo gibi. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Hepsi de küçük ve sevimli. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Biraz ileride büyükçe bir alan. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Yamaçlarda üzüm bağları. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Kendine vadiler açıyor. Orada bir heykel. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. . . Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Tepede bir tapınak. Heybetli ve gururlu duruyor. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek.

Tuna kıyısında bir gün...

Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Sislerin ardından güneş çıkıyor. . Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Ludwig’in kalıtı. Büyük bir Yunan tapınağı. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. ",. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Sağ, sol eski yapı. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Tepede bir tapınak. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Kendine vadiler açıyor. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. . İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Her şey tablo gibi. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. . Heybetli ve gururlu duruyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Yamaçlarda üzüm bağları. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. . O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Hepsi de küçük ve sevimli. Regensburg’da. 18. Orada bir heykel. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Sislerin ardında güneş. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak.